TARİHMİ? ESKİMİ? ÇÖPMÜ?

Bir gün Belediye meclis toplantısına gitmek için evden çıkmıştım. Tam Bağdatcaddesine inen sokaktan aşagı iniyordum. Dolmuşa binecek , toplantıya gidecektim. Arkamdan Tamer diye biri seslendi , döndüm baktım yolda kimse yoktu, yada bana öyle gelmişti. Tabiya bir eskici vardı arkamda, ama beni nereden tanıyacaktıki ? döndüm ''Banamı seslendin dedim.''
arabasını bana dogru itti ve ''Tanımadımı beni ,benim Ecevit'' dedi. Tabi yaa Ecevitti bu çocukluk arkadaşım. Ne güzeldi bizim çocukluğumuz, herkes mutlu ve neşeli aynı zamanda bir o kadarda sıkı arkadaştı . Sabah evden çıkar 9-10 yaşında bile eve gece dönerdik. Güvenliydi sokaklar ,sanki evimizdi. Ne tren yolu kalırdı, nede intaşın alabildigince çimenleri. Meyvaya para vermekmi? Hele suya inanın bilmezdik.Tren yolunun kenarında Erenköyde bir eskici deposu vardı, Tanrım ne mutlu saatlerim geçmişti orada sanki oxford kütüphanesinde gibiydim , ne kaynaklar vardı. Teksas, Tommiks, Zagorlar. Paramız azdı ama inanın şimdi o kadar kitabı alamazsınız o parayla , torba doldurur eve dönerdim. Bir güzel okur sonra atlantik sinemasının sokağında bunları duvara dizer satardık. İnsanlar yani amcalar , abiler sırf biz mutlu olalım diye bunları alırlardı. Burhan amca (İbrahim kutluay'ın babası), Meşhur şaskınbakkalın sarhoş Mehmeti ve niceleri. Evet Eceviti görünce bir anda çocukluğum canlandı gözümde. ''Yahu ne arıyorsun burada, bu arabada ne'' dedim. Güldü ,gülüşü hiç degişmemişti. ''Eskicilik yapıyorum, Senin anlayacağın bir nevi antikacılık. Bazen yıkılacak evlere gidiyoruz. Komple esyasını alıyoruz. Kapıcılardan gazete falan'' Oracıkta arabaya bir göz attım. Dergiler, gazeteler, bir radyo ve eski bir pul defteri vardı. Puldefteri beni yine derinlere götürdü, çok sevdiğim bir pul defterim vardı çocukluğumda ve pulları şaskınbakkalda nezih kitabevinden rahmetli semih amcadan alırdık. O zaman nezih küçücük bir dükkandı, Suadiye sinemasının yan girişindeydi. ''Ecevit dedim bu pul defteri ne kadar? '' Yüzüme ters ters baktı.''Ne diyorsun sen, ne parası , senden hiç para alırmıyım'' Simdi ben kızıyordum.''Bedavamı aldın? Hiç olmazsa aldığın fiyatı söyle'' Tabiki sonuçta para almadı. Ona bu defteri ve pulları oğlum Batuhana aldığımı ve yine böyle eski birşeyler olursa beni aramasını ,ama parasız almayacağımı söyledim.
Ayrıldık , ama yine görüseceğimizi ikimizde biliyorduk. Akşam eve döndüğümde Batuhanın o pullara bakışı ve mutluluğu aslında beni mutlu ediyordu. Çocuklarımız bırakın pulu, mektup görmemişti. Tek gördükleri postacının getirdiği faturalardı. Bütün gece onları dizdi.(dizdik) Tabiya oğlumla birşeyler paylaşıyorduk. İnanın 4-5 ay Ecevitten haber çıkmadı. Geçen gün telefonum çaldı açtım.''Alo Tamer ben Ecevit nasılsın? Hani geçen gün karsılaştıgımızda sen belediye meclisine gidiyorum demiştin ya. Bizim arkadaşların bir sıkıntısı var görüsebilirmiyiz? Nereye gelelim?'' dedi '' Siz değil ben gelirim Ecevit, neredesiniz'' dedim . Fikirtepede bir adres verdi. Yaklaşık 2 saat sonra verdiği adresteydim. Hani Anadoluda odun kokan kahveler varya , aynen öyle şirin bir kahvede oturduk. ''Hayrola '' dedim. ''Tamer, sıkıntımız bizi sokakta çöp ve kağıt toplayanlarla karıştırıyorlar. Belediyeye sikayet ediyorlar. Başkanda mecburen bizim depolarımızı kapatıyor.'' ''yok'' dedim. ''Selami başkan kesinlikle yapmaz, sanata,tarihe ben kendimi düşkün sanardım ama selami başkanı tanıdıktan sonra fikrim değişti. Hem biliyormusun Kadıköydeki süreyya sineması vardı, yıkılmak üzereydi şimdi Kadıköyün operası oldu Selami başkan her gün insaattaydı. '' ''Bilmezmiyim Mustafa amca hepimizi toplar sinemaya götürürdü bizi. Başkana başka tanıtıyorlar bizi ,ama sen beni tanıyorsun, gel sana depolarımızıda gösterelim. Gözlerinle gör. Biz çöpcü degiliz. Bizi çöpleri karıştırıp yerlere atan ,saçanlarla karıştırıyorlar.'' Beraberce gezdik . Dediği gibi temiz ve karışık yani mistik, tarih saklı sanki bir kösede Bir kutu gözüme çarptı. ''Bu ne dedim.?'' ''Bunlar mı? Geçen gün bir evin yıkımından çıktı. Çok güzeller degilmi Tamer, Atamadım, Burada saklıyorum. Parada eder belki ama kriz var. Al senin olsun'' ''Ver ama biliyorsun parasız olmaz'' dedim ve burada yazmayacağım miktarı verdim Ecevite. Bu esyalar yukarıda resmi olan eşyalar, tabiki bir kısmı bu. Aksama kadar konuştuk, Bu insanlar gözümde bir kat daha büyüdü. Bunlar eğer bu yukarıdaki esyaları toplamasalar inanın bunlar Tuvalet kağıdı olurlar veya çöp olup kaybolurlar. Halbuki içlerinde neler neler var. Floransada öğrenciyken Bu gibi esyaları insanlar getirirdi ve pazar günleri satarlardı meydanda. Ne çok esya görmüştüm orada. Ne oyuncaklar, Türk pulları . Onlara bu pazarı anlattım. Sizde böyle yapmalısınız dedim. ''Haklısın yaptık ama kapandı'' dedi. ''Başaramadık, bir şeyler ters gitti. Konu dışına çıkıldı, beceremedik anlayacağın'' Yanlarından ayrıldığımda hava kararmak üzereydi. Başkanı bulup konuşmalıydım. Anlatmalıydım gördüklerimi.
O gece Başkanı gördüm ve gördüklerimi anlattım. O bana ''Biliyorum şu sokakta degilmi? ''dedi.'' ''Evet , Tamer sen beni tanırsın ,anlattığın konuya ne kadar meraklıyım. Biz dediğin gibi bir pazar yaptık ama ne oldu biliyormusun? Ruspazarına döndü. Cd ler satıldı'' Başkana bu insanlarında bundan rahatsız olduğunu şuçun kendilerinde olduğunu söylediklerini ve kutudakileri gösterdim. '' Tamer sana söz veriyorum. Buraya gidip beraber birer kahve içer bir proje yaparız. Ben sana haber vereceğim''dedi. Daha ilerki günlerde size gelişmeleride anlatacağım.
Posted by Picasa

Hiç yorum yok: