ÖZGÜRLÜĞE UÇUŞ...


Martıları izledim kurbağlıdere de büyük bir dikkatle. Yavru  martılar, uçmayı yeni öğreniyorlar sakin dere sularında. Önce bir yükseliyorlar sonra  süzülerek suya çok yumuşak dokunuyorlar etraflarına saygı duyarcasına. Ne çevrelerini yıkıyorlar nede kirletiyorlar farkındalar çünkü doğadan beslendiklerinin. Ya bizler,  öylemiyiz acaba ? Daha yüksek binalar istiyoruz depremi bahane ederek. Daha fazla para kazanmak istiyoruz sizi depremden koruyacak binaları yapacağız diyerek , ne İstanbulun silueti kaldı nede  tadı . Her şey göstermelik herkes kafasını kuma gömmüş görmemezliğe geliyor Kadıköyün ara sokaklarında tam gaz giden harfiyat kamyonlarını, kesilen yüzlerce ağacı. Birileri para kazanacak diye Kadıköy değişiyor yavaş yavaş ama gürültülü kepçe sesleri ile.  Nereye kadar gide bu ?  Bir gün o kamyonlardan biri okul çıkışında... duvara toslayana kadar. Mahallenizde sabah işe giderken gördüğünüz ağaç akşam eve döndüğünüzde yok maalesef . Birileri göstermelik dolaşıyor etrafta kafaları kumun içinde. Harfiyat fazla çıkıyor diye neredeyse maltepeyi büyük ada ile birleştirecekler, daha fazla toprak daha fazla inşaat demek. Anladıklarında çok geç olacak üç metreküp toprak içinde toprak olacaklarını. Ya o martılar yine olacaklar mı kadıköyün de ? Yine uçacaklar mı  şehrin üstünde ? Hiç sanmıyorum onlarda göçecek bir çok Kadıköylünün düşündüğü gibi özgür memleketlere.   

CHP SOKAKTA...

 
Bazı resimler vardır ki  altına yazı yazmak bile gerekmez. Bazı anlar vardır ki kelimelerle anlatmanız gereken olayları bir resim ile özetler. Mustafa Kemal ATATÜRK ün bu resimde vatandaşı dinlemesi hatta arkasındaki kişilerinde pür dikkat vatandaşı dinlemesi çok şey anlatmıyor mu ? CHP Kadıköy ilçesi olarak bizde sokaklarda vatandaşlarımızla daha fazla olacağız. Birlikte düşüneceğiz birlikte yaşayacağız. Onlardan gelen talep ve istekleri üst makamlarımıza aktaracağız. Mahallelerde olacağız ,kahvelerde beraber çay yudumlayacağız. Kısaca CHP SOKAKTA olacak ve daha fazla çalışacak. Sizde bizlere katılırmısınız ? 

SEÇİM SOKAKTA KAZANILIR...


Yerel seçimler için geri sayım başladı. Seneye bu zamanlarda çok hareketli günler bizleri bekliyor. Seçim sandıkta kazanılıyor ancak sokakta şekilleniyor. Seçim çalışmalarında son günlere gelindiğinde düşünülen her zaman" ah biraz daha vaktim olabilseydi ." Kadıköy ilçe örgütü seçim çalışmalarına çoktan başladı bile. Çünkü Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu nun  tüm CHP örğütlerine gönderdiği talimatı " çalmadık kapı sıkmadık el bırakmayacaksınız "  ve "CHP artık sokakta olacak ve vatandaşlarını dinleyecek"  söylemi göreve başlandığı günden itibaren uygulanılmaya başlandı.  21 mahallede örgütlenerek 3  mahalle temsilciği açıldı. Muhtarlarla ortak projeler yapılmaya başlandı bile. Öğretmenler gününde Kadıköy ün tüm okulları eş zamanlı gezilerek ATATÜRK ün  Nutuk kitabı hediye edildi. Sizi de  Kadıköy de CHP ye üye olmaya bekliyoruz ,  Unutmayın " Biz birlikte güçlüyüz..."

ONU ANLAMAK...


19 mayıs 1919...  Bir vapur İstanbuldan yola çıkıyor. Basit bir vapur yolculuğu gibi gözüken o anlamlı yol hala bitmedi. Atatürkün çağdaş ve medeni yolu biz Türk gençlerininin önünde upuzun uzanmakta... Ne zaman sıkılsam ve kızsam Atatürkün bizlere bıraktığı derin ve anlamlı sözlerini okuyorum. Beni şaşırtan o kadar mesele ile uğraşan bir kişi nasıl oluyorda bu günleri düşünerek başımıza gelecekleri önceden öngörmüş.
Her şeyde bağlantı var diyen insanlar artıyor. Fenerbahçe , TSK , 4+4, Hep onu hedef alıyor. Onun ilkeleri ve sevdikleri adeta yok ediliyor. Türk gençlerine tek tavsiyem  "Atatürk gibi düşünmek "  . Binalar eskir yıkılır, heykeller yok olabilir, resimler kaybolabilir ancak düşünce asla kaybolmaz. Eğer onu anmak ve anlamak istiyorsak, Onun  izinden yürüyeceksek Atatürkü anlamamız lazım.
19 MAYIS KUTLU OLSUN...

APAÇİLER CADDEDE...

Bagdat caddesini kızılderililer bastı... Ama bu kızılderililer ok atıp kafaderisi yüzmüyorlar. Eski Amerikan western filmlerinde vahşi olarak tanıtılan ancak son derece bilge ve renkli bu kişiler caddede müziklerini icra ediyorlar. Bazıları bu kişilere belediye niye izin veriyor diyebilir ? Dünyanın bütün büyük caddeleri artık eskiden olduğu gibi canlı ve hayat dolu olmalıdır. Belediye bu kişilere karşı olmamalı tersine  destek vermelidir. Sokakta sanat konsepti artık yerini buluyor. Bir köşede ud çalan bir bayan diğer tarafta saksafon sesi ve dinlendirici tonda kızılderili müziği... Bu sokak konseptinde abartı ve kuru gürültü yok. Korna ve yoldan geçen araçlardan gelen dımtış dımtış kültürü ile büyümüş  bir nesil olarak bu renk ve ses çok hoş oluyor.   

MASMAVİ KAPILAR VE BİTEZ...

Yaz geliyor ve ilk yaz yazımızı yazıyoruz... Biteze gelenleri bir süprizle karşılamaya ne dersiniz ?
Haydi tüm kapıları maviye boyayalım tıpkı bitezin gökyüzü ve denizi gibi, Bu yazıyı okuyan herkez yani bitezliler belediye başkanı İbrahim beye bu kampanyadan bahsetsin ve hayata geçirsin. Mavi kapı ve Mavi yaz... Bitezi farklı yapalım ve yaptıralım. Bitezin esnafı öncülüğünde başlarsa devamı iyi gelir, küçük bir ayrıntı belki ama unutmamak gerekir ki ayrıntısız olunan yerler sıradan yerlerdir. Benden söylemesi...

Bir kez daha Kadıköylü olmaktan gurur duydum. Duymamak eldemi ? Bir yanda kendi aralarında sosyal ağlar vasıtası ile biraraya gelen insanlar, bir yanda belediyecilik görevini sadece kendi sınırları ile kısıtlı görmeyen bir başkan ve personeli. Herkez tek yürek olmuş , karınca misali  çok uzaklarda kendilerinden bir haber olan insanlara yardım çabasında. Her şeyin ötesinde onlarla empati kurarak dakikaların, saniyelerin onlar için ne kadar önemli olduğunun farkındalar. Yapılan her yardım tek tek ayrıştırılarak özenle kolileniyor. Gözüne çay dökülen bir bayan yüzünü yıkayarak hemen işinin başına dönmek için çırpınıyor, bir çok gönüllü üzerindeki montu , hırkayı bile kolilere koyuyor. Gece olduğunda bir çok kişinin iş yaparken çıkardığı eşyaların dahil kolilendiği ortaya çıkıyor. Yardımı götürecek tır şöförlerinden resim çekip yardımlarının doğru adrese teslim edilmesini  düşünüp, bunu sosyal ağlarda paylaşacağını söyleyenler, vandan gelen talep ve ihtiyaç listesine göre anında güncellenen bağışları toplamak için arabaları ile konvoy oluşturanları görünce  insanın tüyleri diken diken oluyor.Tırlar sanki pikapmış gibi anında yükleniyor. Herkez kendini ve sorunlarını unutmuş tamamen oradaki insanlara nasıl yardımcı olabilirim diye Kadıköy belediyesinde bir araya gelmiş durumda. Sanatçısı, belediye başkanı, ögrencisi ve ev hanımları tekstil işçisi gibi çalışıyor. Kimse kimseye ne yapması gerektiğini söylemiyor, o kadar bilinçli ve istekli bir topluluk varki tam da Cumhuriyet bayramı öncesi Kadıköyden mesaj veriyorlar. Ne mutlu türküm diyene...

KİM HAYVAN???



Bir pazar sabahı sokağınızda ön ayakları sağlam arka ayakları sürünen bir kedi buluyorsunuz.   Ne yaparsınız ?  Ne düşünürsünüz ?  İlk aklınıza gelen gece bir arabanın çarptğı olurdu herhalde,  alır onu veterinere götürürdünüz benim gibi.  Anatolia hastanesi evinize de yakınsa , pazar günüde açıksa tam isabetli bir adres. İsmini bile bilmediğiniz kedinin yanında onu  gece boyunca yalnız bırakmayan dostunun bakışları dik dik sanki size onu nereye götürüyorsun diyor .İnsan öyle anlamlı bakamaz . Hastaneye geldiğimizde fark ediyoruzki kediciğin sağında biraz kan var. Rontgene götürüyorlar onu hemen, çıkan sonuca doktorlar bile şaşırıyor, Ona biri malesef ateş etmiş , Biri diyoruz çünkü başka sıfatlar hayvanları aşağılama olur, bu biri malesef  hayvan bile olamaz. Hiç bir hayvan gereksiz canilik yapmaz. Ameliyata alınan kediden çıkarılan kurşunun resmi yukarıda. Keşke o kurşun o kediyi o anda öldürebilseydi. Omuriliği zedeleyen kurşun arka ayakları felç etmişti. Anatolia hastanesinin indirimli tedavisi altında 10 gün tedavi oldu. Daha sonra naklettiğimiz Kadıköy belediyesi geçici hayvan barınağında iki gün geçirdi. Daha fazla dayanamadı ve onu kaybettik. Lütfen unutmayın  bu gün gene pazar, siz siz olun ve sokakta bu yağmurda ıslanan küçük dostlarınıza yiyecek vermeyi ihmal etmeyin. O küçük dostlara insanlığın gerçek yüzünü gösterin ve Kadıköy hayvan barınağınıda  veya size yakın olan barınaklarıda sık sık ziyaret edin. Belki hayatı bir yerlerinden tutabilirsiniz.

YETERKİ BİR OYLA ... gerisi kolay

Yazmayalı çoook oldu, simit bile bu arada 1 tl oldu. Neymiş bloglardan maçlar yayınlanıyormuş filan. Bahane çok bir yasakda bloglara geldi. Bilmiyorum acaba şimdi durum ne ? Okuyanlarda artık okumuyordur herhalde. 13 haziranda hepimiz derin bir rahat nefes alırız diyorum. Bu seçimlerde en kritik kişi kim biliyormusunuz ? Sizsiniz sizzz. Daha önce oy kullanmayanlarınız, daha önce başka başka partilere oy veripte baraja takılanlar, daha önce oy veripte boş atanlarki onları hiç anlamam. Sizsiniz malesef lütfen üşenmeyin veya benim bir oyumla ne olur demeyinde oyumla oldu deyin...
 

ONLARLA DAHA MUTLU YILLARA...

2o11 senesine artık saatler kaldı. İnsanın kaderinin son dakikada değişmesi gibi , minik dostlarımızında kaderi son dakikalarda  değişebiliyor. O dost kucaklardan , sıcak bir yuvaya yolculuğa çıkmadan son bir kez kameralara poz vererek, insanlara " buraya gelin, kadıköy ve ataşehir hayvan barınağında diğer dostlarım sizleri bekliyor." diyordu sanki. Kendisini sahiplenen bir çift kalbin ellerinde. 2010 dan 2011 e sıcak bir yuvada girmesi bizi sevindiriyor ama ya diğerleri ? Petshop lardan binlerce lira ödenerek hayvanlar acaba alınmasalardı böyle bir yüz kızartıcı ticaret ortamı olurmuydu?  Hayvan barınaklarında, sokaklarda o kadar aciz, tatlı dost bizleri bekliyor ki hiç değilse sıcak bir kap yemek ve içten bir gülümseyiş . Evinizdeki eski gazeteler ve ilaçlar bu dostların en büyük ihtiyaçlarından, onları size en yakın barınağa ulaştırarak katkı yapabilirsiniz. Ben gözlerimle arabasının bagajından torba torba kuru mama indirenleri gördüm, sizlere helal olsun. Barınak konusunda yazılarıma detaylı olarak devam edeceğim, hayvansevenler  tamam ama hayvansevmeyenlerde ayrı olarak önünüze gelecek.

KURBAĞLI DERE...

Kadıköyün yarayan kanası kurbağlı dere. Her yağmur yağışında acaba nasıl şimdi yollar diye düşündüğümüz Fikirtepenin içinde bir zamanlar timsahların yaşadığı deresi. Safiye erolun kadıköyünün romanında romantik kayık gezilerinin yapıldığı ve kıyısındaki gazinoları ile anlattığı kurbğlı dere aslında tarih boyunca hırçın ve zorlu idi. Basiretçi ali efendini , istanbul mektupları kitabında Köprüler yazısı ile bu sorunların daha 1870 lerde yaşandığını görüyoruz.

"....  bunlardan kadıköyünde kuşdili nam mahaldeki köprü, mukaddema harap olarak seyhulislam-ı esbak merhum Ahmet muhtar efendinin teşvikiyle bazı sahib-i hayr tarafından tamir edilmiş ve herkes rahatça gelip geçmekte bulunmuş idi.
Geçenlerde derenin taşmasından , mezkur köprü geçilmez halde tekrar harap olmasıyla o civarda bulunan ahali tehlikeden mucanebet için diğer taraftan dolaşmaya mecbur olmakta ise de..... "

diyerek yazmaya devam ediyor. Sene 1870 ler . Bu gün 2010 bitiyor ve dere aynı dere, sorun aynı sorun.

ASIL FESTİVAL YIL BOYU SÜRECEK...

Bitez mandalina festivali başlıyor. Programa bakıldığında elindeki kısıtlı bütçe ile yapılacağın en iyisini yapan insanlar görülüyor. Ancak her geçen sene kayıp bir yıl olarak tarihe not düşüyor. Aslında festivaller yörenin tanıtımı ve ürünlerinin değerlendirilmesi için büyük bir fırsat. Her zaman  söylediğimiz bodrumun asıl güzel yanlarını, yani sadece deniz ve güneş mantığını bozmanında bir yolu. Aslında bu festival aylarca sürüyor, ağaçlarda asılı o mandalinalar bahçelerde bir renk ve parfüm festivali sunuyorlar.  Bu festival sırasında bitezdeki ve bodrumdaki otellerin ful dolması lazım,  ama öyle mi ? Bu festival sırasında o mis kokulu , bol sulu bodrum mandalinasının yurt dışından gelen konuklara tanıtılması lazım ama  öyle mi ? Yinede iyi niyetli,  temiz ruhlu bu insaları tebrik ediyorum,  mesela sayın Ergin Ocaklı . Bitezi  tüm kalbiyle seven ve birikimini bu yöredeki gençlere ve insanlara aktaran bir sanatçı. Bana göre bahçelerinde her türlü zorluğa ragmen o mis gibi mandalinaları üreten bahçe sanatçılarıda tebrik edilmeli. Mandalinanın hikayesini o insanlardan dinlemek büyük ayrıcalık. Sanıyor ve umuyorum seneye bitezdeki festival sırasında bodrum havalimanına ek seferler konacak ve tüm basın bu etkinliği haber proğramlarına taşıyacak. Formül basit bir koyup beş alacaksın. Ben ne yapıp edip o bahçeler asıl değerlerine ulaşmadan ufak bir bahçe alacağım. Kendi festivalimi yıl boyu kutlayıp mandalinalarla konusacağım. İşte festivalin proğramı:

1. GÜN 17 ARALIK CUMA




. Açılış Kokteyli ve Sergi

"Bitez deki Anıtsal ağaçlar" konulu TEMA vakfının düzenlediği fotoğraf sergisi

Saat : 18:00

Yer : Marmara Koleji Halikarnassos Kültür Merkezi

. Konser

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Senfoni Orkestrası

Saat : 20:00

Yer : Marmara Koleji Halikarnassos Kültür Merkezi



2. GÜN 18 ARALIK CUMARTESİ



. Mandalina Tanıtımı ( Yer : Eski Pazar Yeri Saat : 11.00)

. Sunum : Yörenin Turustik Önemi - Mehmet ÇUHADAR (Yer: Arap Çavuş Kahvesi Saat : 13:00

. Perküsyon (Vurmalı Çalgılar) Konseri ( Yer: Arap Çavuş Kahvesi Saat: 15:00)

. Eski Pazar Yerinde Gün Boyu Yapılacak Etkinlikler

Ressamlar Sokağı

Kitap Fuarı

Yöresel Yemekler

Halk Oyunları

Satış Standları



3. GÜN 19 ARALIK PAZAR

. Eski Pazar Yerinde Gün Boyu Yapılacak Etkinlikler (Saat : 11:00'de başlar)

Ressamlar Sokağı

Kitap Fuarı

Yöresel Yemekler

Halk Oyunları

Satış Standları

En İyi Mandalina Yarışması

. Mandalina Üretim Paneli ( Yer: Arap Çavuş Kahvesi Saat : 11:00)

. Küresel Isınma, İklim Değişikliği ve Enerji Politikaları (Yer : Arap Çavuş Kahvesi Saat: 14.00)

Konuşmacılar : TEMA Vakfı

. Ödül Töreni ( Yer: Eski Pazar Yeri Saat:15:00)

. Tiyatro Oyunu : "Büyüyünce ne olacaksın?"

Yöneten : Ergin OCAKLI

Saat: 15:00 ( Öğrenciler için gösterim)

Yer : Marmara Koleji Halikarnassos Kültür Merkezi

. Tiyatro Oyunu : "Büyüyünce ne olacaksın?"

Yöneten : Ergin OCAKLI

Saat : 20:00 ( Büyükler için gösterim)

Yer : Marmara Koleji Halikarnassos Kültür Merkezi

BÖYLEMİ OLMALIYDI...

Neredeyse hafta oldu. Yandı ve kendinden konuşturdu , unutuluyor yine . Elimizde kalan bir kaç değerden biri değilmi Haydarpaşa garı ? Ne çabuk unutuyoruz daha önceki değerleri , mesela Caddebostan iskelesini. Ne kadar panoramik ve keyifmiş Caddebostana vapurla gelmek,  o günleri yaşamayan bilmez ve ilgilenmez, kim kaldı eski Kadıköyden  geriye ? Koca koca binalar yapılıyor , her şey hatta sokaklar yenileniyor ama Caddebostan ve Suadiye iskeleleri ne oldu ? Neredeler ? Sahile dolgu fikrimi yıktı, yoksa tarihi sevmeyen zihniyetmi ? Caddebostan sahilinde cafe açılmış yeni, denize 30 metre  , kıyı dolgu alanı falan dinleyen kim. Deniz kenarında denize göremeyen bir millet varsa oda biziz herhalde, zaten oldum olası sevemedik denizi İstanbulu bile karadan fethetmedik mi ? Caddebostan muhtarı Selçuk Kutlu soruyordu geçenlerde Kimin o cafe diye ? Ne cafesi dedim, nerede ? Migrosun arkasındaymış , görmek bile istemiyorum. Ben iskelemi geri istiyorum, ıvır zıvıra para çok ama tarihe nedense yok.Tarih başkentiymişiz güya.

BİR SEN KALMIŞTIN TARİHTEN...

Kadıköyün bütün tarihi yok olmuş ve oluyor... İstanbulun sayılı eserlerinden birisidir Haydarpaşa garı. Denize tam 1100 adet temel kazık çakılarak inşa edilmiştir. Venedikteki binalar gibi anlayacağınız. Helmut Cuno ve Otto Richter adlı iki alman mimarın ortak çalışmaları sonucunda 1906-1908 arasında yapılmıştır. 6 Eylül 1917 gününde içindeki cephaneliğin patlaması sonucu büyük hasar görmüş ve sadece tek bir odası orjinal kalmıştır. 15 Kasım 1974 tarihinde ise petrol yüklü independenta tankerinin patlayarak yanması sonucuda muhteşem vitray camları tuzla buz olmuştu. İşte gene bir Kasım ayı ve televizyonda ünlü saat ustası  Mustafa Şem-i Pek in yaptığı o saatin üstünde yangını izlerken içimdeki yangını söndürmek için su içme gereği duydum. Güya restarasyon çalışmaları sırasında alev alan gar yanarken bile tüm ihtişamını koruyordu. Güya restarasyon diyorum çünkü malesef ülkemizde restarasyon hala inşaat işi gibi algılanıp yapılıyor. Floransada bulunduğum yıllarda restarasyonun önemini ve bakış açısını dostlarım sayesinde çok yakından izledim. Onlar bina yapmaktan çok restarasyona önem veriyorlar ve her bir materyali tek tek ele alıyorlar. Floransaya 20 yıl sonra bile gitseniz 1800-1900 arasında döşenen taşlı yollarda ilerlersiniz. Ne bir yeni yapı ,ne bir yeni kaldırım bulursunuz, hele hele çin mermerini hiç göremessiniz. İstanbuldaki değişimi daha uzun uzun tartışacağız, gelin bari isimleride değiştirelim Yeniİstanbul veya yaptımolducity koyalım. Size bol bol resim çekmenizi tavsiye ediyorum , çocuklarımıza, torunlarımıza gösterip Gerçek İstanbulu ve Kadıköyü tanımalarına yardımcı oluruz.