KÜÇÜK ADAM ,BÜYÜK DERS


Hayatta bazen çok ufak olaylar veya insanlar büyük dersler verebilirler. Bu yaşanmış ve gerçek bir öykü, iki gündür bir balık tribine girdik gidiyoruz, ilk gün 5 dakika geç dönseydik yalova üstünden gelen dolu ve yıldırımlarla dans edecektik, maalesef 1 tane bile balık tutamadık. Ama dün neredeyse 2 kg balıkla döndük ama maalesef balıkları biz yiyemedik ve hediye ettik ama küçük adam bize öyle büyük bir ders verdi ki zaten uzun süredir kıyamadığım balığa belki birdaha gitmem. İşte o öykü; KÜÇÜK ADAM VE KÜÇÜK BALIK
Boğaçhan ile bir gün önce gittiğimiz balıkta 1 tane dahi balık yakalayamadık, ama boğaçhan denizcilikle ilgili iyi bir ders aldı, denizciliğin %90 ı kaçmaktır. O füme renkli bulutları yalova tarafından geldiğini görünce deniz üstü rüzgarına göre korkmaya gerek yoktu, çünkü bulutlar güneye doğru giderdi ama yüksekteki rüzgara göre maalesef kuzeye geliyorlardı, iki dakika havaya bakınca bu gerçeği görüp hızlı bir kararla eve döndük , eve 10 mt kaldığında denize dolu ve yıldırımlar düşüyordu. Ertesi gün boğaçhan balığa gelmek istemedi, hayır korkmuyordu ve hava mükemmeldi, sadece balık yakalamamanın sıkıntısı onu engelliyordu. Ben tek gittim , balık boldu mezgit ve istavrit yağıyordu sanki., hatta 4-5 tane minnacık kırlangıçta yakaladım ama onları denize geri attım, sadece biri martının hızlı hamlesiyle kaçamadı. Ne yapıyorum ben? burada ne işim var derken eve dönmeye karar verdim. Boğaçhan bahçede oynuyordu ve beni görünce koşarak yanıma geldi. " Ne yakaladın, ne kadar çok balık, onları besleyebilirliyim? sasırdım Boğaçhan meger benle balığa onları beslemek için geliyormuş. "oğlum bunlar maalesef çoktan öldüler " dediğimde suratı buruştu ve "onları ne yapacaksın" dedi. "yiyeceğiz" dedim ,ama iştahım kaçtı. Celali gördüm ve balıkları ona hediye ettim. Celal en son 2 yıl önce balık yemişti. Boğaçhanı da mutlu etmek için elime iri bir ölü balık alarak kıyıdan balık tutanların yanına gittim. Balık tutan birine "Kusura bakma hiç yakaladın mı? " diye sordum ,balıkçı " 3-4 tane "dedi. " yaşayan var mı" "hepsi yaşıyor" "kusura bakma ama sana şu ölü balığı versem bana canlı bir tane verirmisin çocuğa vereceğim." "tabi al ,istersen hepsini al" ufak bir balığı aldım ve kovaya koydum. Boğaçhan görünce çok sevindi ve onu eve götürdü. İnanın akşam balığı unutmuş uzanıyordum , boğaçhanın sesini duydum "babiş , hadi balığımın suyunu değiştirelim, ölür demiştin" "oğlum bu tatlı suda yaşamaz ki" "tuz atalım o zaman" "ne yiyecek peki" "ben ona ekmek verdim, yarısını yedi" "bak boğaç bu balık sabaha çıkmaz. üzülme sonra" durgunlaştı ve "baba hadi gidip onu denize bırakalım, çok küçük, annesi ve babası onu arıyordur." Çıktık ve küçük balığı denize bıraktık, nasılda yüzdü özgürce. Boğaç gururla annesine "anne ben bu gün 1 balığın hayatını kurtardım" diye başlayarak her şeyi anlattı, bundan sonra balığı sadece restoranda yerim herhalde. Küçük boğaç bana büyük bir ders verdi , ne işin var balıkta, otur oturduğun yerde dedi adeta.

Hiç yorum yok: