
Nazım Hikmeti malesef bir çok insan , masasında oturup sadece şiir yazan bir kişi olarak tanır. Aslında o fırtınalı bir hayat sürmüş ve hayatının her anını bazen memleket, bazen çevresinde bulunan bayanlarla, bazen tabiatla iç içe sevgiye adamıştır. Azerbeycana yaptığı bir seyahatinde o zamanın sovvet başkanı İbrahimova azerilerin rusça konuşmaya zorlandığını ve ana dilleri olan azeri dilini kullanmaları gerektiğini anlattı. İbrahimov bu görüşmenin ardından , tüm resmi kurumlarda azerice kullanılması için bir genelge yayınlayacak ancak bu yüzden moskova tarafından görevinden alınacaktı. Kimmiş vatansever? Bu gün malesef Azeri kardeşlerimizi derin yaralamış durumdayız. Vatanından uzakta ve vatandaşlıktan çıkartılmış durumda dahi , o sadece memleketini düşünüyordu;
memleketim
memleketim,
memleketim,
ne kasketim kaldı
senin ora işi
ne yollarını
taşımış ayakkabın
son mintanımda
sırtımda paralandı çoktan
şile bezindendi
sen şimdi yalnız
saçımın akında
infarktında yüreğimin
alnımın çizgisindesin
memleketim,
memleketim,
memleketim....
Her fırsatta memleket sevgisi ve özlemini dile getiren Nazım, Artık yurduna dönüşünün olamayacağını anlayınca şu mısraları bir şiirinde yazmıştı,
Anadolum ah Anadolum...
Belki artık bir mezar boyu uzaksın benden...
Ölümünden sadece 2 ay önce şu mısraları yazmıştı,
Bizim avludanmı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
Merdivense daracık.
Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
Belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
Belki ıslak asfaltıyla yağmur.
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi...
Kamyona ,yerli gelenekle ,yüzüm açık yükleneceksem,
Bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden: uğurdur.
Bando gelse de gelmesede çocuklar gelecek yanıma,
Meraklıdır ölülere çocuklar.
Bakacak arkamdan mutfak penceremiz.
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla.
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilmediğiniz kadar.
Avludaşlarım , uzun ömürler dilerim hepinize!...
ve Nazım Hikmet dediği gibi avlusunda öldü, kalp krizi sonucunda. İlk krizi geçirdiğinde yeni aşkı Veraya sırılsıklam aşıktı, Doktorlar kendisine böyle bir aşkla 3 sene , aşksız 10 sene yaşayacağını söylediklerinde o, hiç terddüt etmeden aşkla 3 sene demişti zira, hemen hemen öylede oldu. Zaten son şiiride aşkı Vera'yaydı.
Vera'ya
Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm
işte böyle arkadaşlar, Nazım Hikmet son derece renkli ve hareketli bir insandı o masasında dümdüz şiir yazmıyor, sadece o anki duygularını tarif ediyordu. Veradan önce tanıştığı Galinayla beraberken tek bir şiir dahi yazmamıştı. (galinaya)
Bitezliler çok sanşlısınız, yakında 1 gün dahi olsa bu büyük şairle dolu saatler geçireceksiniz ve onun dizelerinde olduğu gibi;
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere sürecegiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder